Cemre Kemer
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Cemre Kemer

Cemre kemer hakkında her şey... Ama tek cemre kemerle kalmadık grup hepsiyle ilgilide Her şey..
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Hikayeler-Yılan

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
glcnm.cmrm
Moderatör
Moderatör
glcnm.cmrm


Mesaj Sayısı : 121
Kayıt tarihi : 27/07/08

Hikayeler-Yılan Empty
MesajKonu: Hikayeler-Yılan   Hikayeler-Yılan Icon_minitimePaz Tem. 27, 2008 6:42 pm

Yılan

Yükünü eşşeğine yükledi Ali.

Her sabah olduğu gibi tarlasının yolunu tuttu. Tepenin yamacından kıvrılarak yükselen, ip gibi incecik yoldan yukarıya tırmandı. Bu tepenin hemen ardı Ali nin tarlasıydı. Dedesinden, belki de dedesinin dedesinden kalmaydı tarla. Nesillerden beri beslemişti onları. Ekmeklerini vermiş. Dünyaları, hayatları olmuş. Topraktan çıkarmışlardı rızıklarını. Emeklerini vermişlerdi bu toprağa. Kanlarını terlerini dökmüşlerdi nesillerden beri. Şimdi de sıra Ali deydi.

Gerçi kimse kalmamış, kimsecikler kalmamıştı köyde...

Kardeşleri. Birlikte büyüdükleri arkadaşları. Köyün genç kızları. Selvi boyluları. Güzel huyluları. Hepsi... Hepsi çekip gitmişlerdi büyük şehre. Boş evlerin hayaletleriyle, toprağından kopamayan birkaç ihtiyardan başka kimse kalmamıştı. Bir de eski zamanların insanlarına ait mezarlık... Bir de Ali gibi bu köyü seven, buralardan gidemeyen birkaç iyi adam kalmıştı köyde. Toplasan bir avuç insan kalmıştı. Ve birkaçta köpek... Hatta onların bile sayısı azalmıştı eski zamanlara göre.

O güzel zamanlar, diye düşündü Ali.

İncecik toprak yoldan tepenin zirvesine ulaşınca her zaman yaptığı gibi tabakasını çıkardı. Aşağıdaki manzaraya bakarak bir sigara sardı... İleride, uzaklarda. Dümdüz ovada kıvrılarak akan, güneşin ışıklarıyla etrafa parıltılar saçan ırmağa takıldı gözleri. Irmağın ardında yemyeşil verimli tarlalar vardı. Üzüm bağları. Meyve bahçeleri. Ormanlar... Hepsi sırasıyla dizilmiş gibiydi kasabaya giden asfalt yolun sağına soluna. Ve yol... Kasabayı ezip geçen, üzerine çizilmiş bir çizgi gibiydi. Uzayıp giden bu çizginin bir ucunda şehir vardı. Ve siyah çizgi... Koskoca bir dünyanın kapısını açan anahtardı...

İşte bu yollar, dedi Ali sigarasından bir nefes çekip otların üzerine otururken.

İşte bu siyah çizgi... Herkesi alıp götürdü köyümüzden. Dünyanın kapılarını açtı köylümüze. Kardeşlerimize. Arkadaşlarımıza. Selvi boylu güzel huylularımıza. Ve bu siyah çizginin ayaklarının altına serdiği dünyaya koştular hepsi. Dönüp bakmadılar bile köylerine, bize. Başka dünyaların insanı oldu köylülerimiz. Başka türlü insanlar oldular. Senede bir kere, düğünde bayramda uğrar oldular. O zaman bile gidecekleri, şehre dönecekleri günü sabırsızlıkla özlediler. Köyümüz... Köyleri onları sıktı. Duramadılar. Kaçtılar. Ve sonra...

Köpekler bile kaçtı bu köyden.

Bizim çocukluğumuzda adamın beline gelen, bilekleri bileğim kalınlığında. Tüyleri ışıkta parlayan. Sağlıklı, güzel, mutlu köpeklerle doluydu köyün sokakları. Her biri bir evin köpeğiydi. Geceleri muhafız alayı gibi korur, nöbet tutarlardı köyün dört bir yanında. Yabancıyı, iti uğursuzu hırsızı arsızı sokmazlardı köyümüze. Köpeklerr... Onlar bile terk edip gittiler bizi. Şimdilerde birkaç yaşlı cılız, ölümü bekleyen zavallı. Birkaç eski köpek kaldı. Kendisine hayrı olmayan. Tıpkı bizim gibi belki. Türünün son örnekleri olan...

Tepeden aşağıya doğru yavaşça sürdü eşeğini.

Tarlasının bir yanında söğüt ağaçları vardı. Çizgi gibi bir dizi, bir sıra söğüt ağacı. Gölgelerinde dinlenirdi, yemeğini yerdi, eşeğini bağlardı ağaçlara. Gitti aynı yerine bağladı eşeği. Yüklerini indirdi. Öğle yemeğini koyduğu torbasını ağaçtaki çiviye astı. Toprak su testisini ağacın yanına dayadı. Yemeği her zamanki gibi biraz yufka ekmeği, zeytin peynir ve domatesten ibaretti...

Çapasını kazmasını aldı eline. Hadi bakalım Ali, dedi. Şu tarlayı bir kazalım artık. Bitirelim şu işi. Şu tarlayı ekelim. Herkeste traktör var, saban varmış olsun be Ali. Biz de eski usul geldik bu dünyaya, biz de öyle yaşayalım öyle ölelim. Son yıllarda mahsulün doğal diye kapış kapış gidiyor şehirlilere. Adamlar dört gözle bekliyorlar bu tarlanın ürün çıkarmasını. He Alii, işlerin iyi giderse belki bir dahaki seneye. Olmazsa öbür seneye alırsın bir traktör kendine. Traktör olmazsa bir kara saban bulursun. Elinle kazmaktan kurtulursun. Hadi gayret Alim...

Tarlanın diğer ucundan geçen yılana baktı. Siyah, iki metre uzunluğunda, bilek kalınlığında bir yılandı. Bin defa görmüştü bu yılanı. Hergün öylece geçerdi tarlanın dört bir yanından. Babasından dedesinden öğrenmişti. Bu yılanlar nesillerden beri bu tarlanın yılanlarıymış. Faydaları büyükmüş toprağa. Aman haaa, derdi babası. Sakın ilişme yılanlarımıza. Onlar bizi tanır biz onları. Bizim gibi onlarda bu toprakta yaşarlar nesillerden beri. Bu tarla onların vatanıdır.

Hem öldürenler, düşmanlık edenler olmuştur köylü içinde. Yılanları kaçırmışlar, nesillerini tüketmişler de. O zaman anlamışlar bu hayvanların toprağa, ürüne, insana faydasını. Sen sen ol evlat. Sen ol da bil... Allah hiçbir hayvanı faydasız, zarar için yaratmamıştır. Toprağın, dünyanın tabiatın dengesini bozma. Bunu yapanlar pişman olmuştur...

Bir köy bilirim evlat. Yılanlarını yok ettiler. Ettiler de. Sıçanlar bastı tarlalarını. Ürünlerini kurtaramadılar. Koca bir köy aç kaldılar o sene, rezil oldular. Oldular da hatalarını anladılar. Gidip yılanları alıp elleriyle saldılar topraklarına. Canlarını, ürünlerini kurtardılar... Onun için Alim, sakın dokunma şu kara yılanlarımıza. Öylece dolansınlar tarlamızda. Sakın dokunma tabiatın düzenine. Yılan deyipte geçme. Onun bile hakkı vardır üzerimizde. Faydası vardır hem de...

Elinde çapasıyla durup, tarlayı bir başından diğer başına kadar geçen kara yılana baktı Ali. Öyle ya, dedi. Doğru ya... Kardeşlerim. Arkadaşlarım. Selvi boylu güzel huylularım... Hatta köpeklerim bile. Gittiler be yılan. Hepsi terk ettiler köyümüzü, bizi... Ahhh kara yılan ahhh. Bir tek sen gitmedin. Terk etmedin toprağını.. Doğru ya yılan. Bir ben kaldım şurada...

Bir de sen kaldın...



SON...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
.!GüLce*KemeR.!
Admin
Admin
.!GüLce*KemeR.!


Mesaj Sayısı : 117
Kayıt tarihi : 27/07/08

Hikayeler-Yılan Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeler-Yılan   Hikayeler-Yılan Icon_minitimePtsi Tem. 28, 2008 8:50 pm

Teşekkürler...!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hikayeler-Yılan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cemre Kemer :: HİKAYELER-
Buraya geçin: